ÇEŞME KALESİ
Tarihi 500 yıl öncesine dayanan Çeşme’nin simgelerinden biri olan Çeşme Kalesi hala koruduğu sağlamlığıyla Çeşme’yi gözerken görmeden gitmek istemeyeceğiniz yapılardan biri. Ege denizi Türk hakimiyetinde olmadığı yüzyıllarda korsanların saldırılarına açık bir konumdaydı. Bu yapısı nedeniyle yerleşim yerleri Çeşme’nin daha iç taraflarına kurulmuştu. O dönem Osmanlı İmparatorluğuna ait olan Çeşme 1472 ve 1501’de Venedik donanması tarafından iki kez saldırıya uğradı. Çeşme Kalesi bu duruma önlem olarak 2. Bayezid döneminde 1508 yılında Ceneviz ve Osmanlı mimari üslubu kullanılarak inşa edilmiştir. Daha önceleri deniz kıyısında bulunan kale sahilin doldurulmasıyla biraz daha iç kısımda kalmıştır.
Kale yapımından yüz yıllar geçmesine rağmen hala sağlam yapısını koruyan Çeşme Kalesi en büyük savaşını 1770 yılında Osmanlı-Rus savaşı sırasında vermiştir. Bu savaşta oldukça yıpranan kale tekrar onarılmıştır. 1965 yılında Topkapı Müzesi’nden getirilen silahlar kale içerisinde sergilenmeye başlamış ve 1984 yılında sergi Çeşme Arkeoloji Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Müze içerisinde Bağlararası, Erythrai Antik Kenti bölgelerinde yapılan kazılarda bulunan el yapımı çanak ve çömlekler, figürler ve sikkeler sergilenmektedir. Bu eserler bölgenin zengin tarihinin keşfedilmesi açısından çok önemli bir yer taşır.
Evliya Çelebi’nin Seyahatname Adlı Eserinden…
“Deniz kıyısında bir alçak kaya üzere; batı tarafı deniz, doğu tarafı bayırlı sahra ve dağdır… Kale içindeki hanelerin hepsi batı tarafından Sakız Adası’na doğru denize nazır elli adet toprak örtülü evlerdir. Dizdarı ve 185 neferi hep bunda otururlar. Kalesi dörtgen şekilli, taş yapılı Hoşa-bad kalesidir.
Bu kale doğudan batı tarafına uzunlamasına olup boyu yokuş aşağı hendek kenarınca iki yüz adımdır ve genişliği yüz elli adımdır. Bu hesap üzere kale çepeçevre yedi yüz adımdır. Üç tarafı derin hendektir. Lakin batı tarafı kayalarını deniz dövdüğünden hendeği yoktur. Kıbleye (güneye) bakan varoşa açılır sağlam demir kapası vardır. Hendek üzerinde zenberekli asma köprü ile geçilir köprü vardır. Bu kapu tarafı iki kat kale divandır. İç kalenin batıya nazır bir demir kapusu var ki, üzerinde tarihi yazılı olan kapudur. Bu kapudan içeri bir kat demir kapu daha vardır. İç kale böylece iki kat kapu olmuş olur. Bu iki kapunun üstünde Sultan İkinci Bayezıd’ın üst kat camii var.”